Elimde organze
şakayıklardan yapılma bir taçla otobüs durağında bekliyorum. Allahtan durak
sakin de meraklı bakışların hedefinde olma tehlikesi yok. Minibüs gelmek
bilmiyor bir türlü. Düzenlenen organizasyona yetişebilmek için minibüse binmek
aslında çok ironik. Zira süslü kadınlar bisiklet turuna gidiyorum. En
mantıklısı yürüyerek gitmek aslında. Manisa bu açıdan şanslı, birçok yere
yürüyerek gidebilmek mümkün. Mümkün de erken çıkmam lazımdı ki vakitlice
organizasyon alanında olabileyim.
Bu işin suçlusu
ise elimde tuttuğum, evden acele ile
çıkarken bir poşete koymayı akledemediğim tacım. Organizasyonun fotoğraflarını
çekecek olan Anemon Fotoğraf Dostları ile buluşmayı kararlaştırmış, gerekli
hazırlıklar yapmıştım aslında. Ama son anda böyle süslü bir organizasyona süslü
bir şeylerle gitmek düştü aklıma. Evden alelacele çıktım. Bir yandan da
yakınlarda yapma çiçek bulabileceğim yerleri düşünüyorum. Neredeyse koşarak
sokaklarda dükkân arıyorum. Bulabileceğimi tahmin ettiğim yerlerde aradığım
çiçekleri bulamıyorum bir türlü. En sonunda bir ambalaj markette yapma buketler
buldum. Normalde saatlerce karar vermezken dakikalar içinde karar verip somon
rengi organzeden yapılma bir buketi kapıp çıktım, son hızla eve geldim.
Bukette ki
çiçekleri kesip birbirine ekleyerek halka haline getirdim. Üzerini gümüş rengi
kordelalarla süsledim.
Ayy çok şirin
oldu ama bu ya…
Tabi bu arada
vakit de iyice yaklaştı. Yürüyerek yetişmem mümkün değil. El mecbur minibüsle
gideceğim. Aksi gibi de minibüs bir türlü gelmek bilmiyor. Anemon Fotoğraf
Dostları gurubundan arkadaşı aradım. Yeni yeni geliyorlar bilgisini aldım ama
dakikalar hızla geçiyor hala minibüs yok. “Taksi ile mi gitsem?” diye tereddüt
ederken neyse ki minibüs geldi de binebildim.
Yalnız elimde ki
taç dikkat çekmeyecek gibi değil. Acele çıkarken bir poşete koysaydım iyiydi. Minibüste
millet çaktırmadan elimde ki benim tacı süzüyor. Neyse artık mahcup oldum filan
ama Allahtan yol kısa sürdü.
Cumhuriyet
Meydanına giden yollar kalabalık. Hemen önümde minik iki kız çocuğu anneleri
ile gidiyor. Kızların rengârenk çizgili tütü etekleri, kordelalarla süslenmiş uzun saçları var.
Meydana geliyorum.
Bizim fotoğrafçılar meydana hakim alanlara mevzilenmiş takır takır deklanşöre
basıyor. Ortalık rengârenk. Başlarına çiçeklerden yapılmış taçlar takmış
kadınlar; çiçeklerle, kordelalarla, bayraklarla süsledikleri bisikletlerine
atlayıp gelmişler. Bayram yeri gibi.
-Bütün dünya
buna inansa bir inansa hayat bayram olsa.
-İnsanlar el ele
tutuşsa birlik olsa, uzansak sonsuzluğa” nağmeleri ortalığı çınlatıyor.
Çalan müziğin
coşkusuna katılmamak mümkün değil. Akın
akın meydanı dolduran her yaştan kadın çocuk ve az sayıda olsa da erkekler
elleri havada müziğe ritim tutuyorlar.
Ben hala tacımı
takmakta mütereddidim. Başlarken planladığımdan daha gösterişli oldu. Ortalıkta
“deli kız gibi dolaşmasam mı?” diyorum,
kendi kendime. O sırada Farsça konuşan bir çift elimde ki tacı göstererek bir
şeyler söylüyor. İlk başta şaşırarak bakıyorum ama sonra fotoğraf çekilmek için
elimdeki tacımı istediklerini anlıyorum.
Memnuniyetle
uzatıp tacımla fotoğraf çekilen genç kızı seyrediyorum.
Ay bayağı güzel
olmuş aslında. Tacımı geri aldıktan sonra ise ben de başıma geçiriyorum.
Etrafımda ki herkes kendini bu coşkuya kaptırmış bana garip bakışlarla bakacak
kimse yok.
Program tam
saatinde başlıyor. Hükümet binasının önünde dizilen süslü kadınlar, meydanın
kuzey ucunda ki Atatürk heykelinin oraya doğru sürüyorlar bisikletlerini. Bizim
Anemon Fotoğraf Dostları gurubu üyeleri büyük bir ciddiyetle görevlerini icra
ediyorlar. Her biri, farklı farklı açılardan güzel kareler yakalamak için
şekilden şekile giriyor.
Alanda kısa bir
konuşmadan sonra Süslü Kadınlar, Kent
Park istikametinde pedal çevirmeye başlıyor. Onların alandan ayrılması ile
Anemon Fotoğraf Dostları gurubu hızla
toparlanıp arabaya doluşuyoruz. Trafiğe takılmamak için arka yollardan Lale
Meydanına varıyoruz.
Tam zamanında
gelmişiz. Fotoğrafçılar çekim yerlerine konuşlandıktan kısa bir süre sonra korteje eşlik eden polis
motosikletleri görünüyor, arkasından ise süslü bisikletleri ile süslü kadınlar.
Minik bir kız çocuğu annesinin bisikletinin arkasında ki sepette uyuyakalmış.
Arkaya düşmüş başında ki kıvırcık saçlar rüzgârda tatlı tatlı dalgalanıyor. “Arabadan
in, bisiklete bin” sloganları eşliğinde el sallayarak geçiyor süslüler. Kortejin
son bisikletlileri de uzaklaşınca biz yine arabalara doluşup kadınlardan önce Kent
Parka yetişiyoruz.
Anemon
Fotoğrafçıları yine en uygun gördükleri yerlere konuşlanıp fotoğraf
makinelerini hazırlıyorlar.
Biraz sonra
kapıdan bisikletler ile beraber; tüller,
şifonlar, çiçekler, papatyalar, güller, uçuş uçuş etekler, floral desenler,
kurdeleler, topuklu sitilettolar, sneakerlar, sandaletler; kadınlarla beraber parkın kapısında arzı endam
ederek içeri giriyor. Katılımcılar tüm kimliklerini statülerini anlamlandıran
en öncelikli kimlikleri ile varlar. Kadın olmak… Ve onlara en çok yakışan
süsleri ile birlikte. Her yaştan her statüden her kimlikten kadın, kendilerini
ve bisikletlerini süsleyerek gelmişler.
Kadınlar,
bisikletleri ve onlarla beraber süsleri, yemyeşil çimenlerin üzerine yayılıyor.
Mavi şifon elbisesi ve gülen yüzü ile Manisa organizasyon başkanı Özlem Hanım
mavi bir bulut gibi bir orada bir burada parlayarak dolaşıyor, organizasyona
son dokunuşları yapıyor. Manisa Kent Parkta ki düzenlemelerle de tamam. Ve
organizasyonun son ayağı olan dans gösterileri ve halk oyunları ile yavaşça
batmaya meyleden güneş selamlanıyor.
Program
bittikten sonra da çimlere yayılan, dans etmeyi bir türlü bırakamayan
kadınların coşkusu davam ediyor.
***
Etkinlik ilk
önce 2013 yılında başlıyor. Amacı “kadın ve özgürlük” temasına dikkat çekmek. Peki,
ilk nerede yapıldı dersiniz?
Tabi ki İzmir.
İzmir’de sosyal medya üzerinden organize olan
300 kadın Konak meydanında birkaç tur atarak bu geleneği başlatıyor. Sonra ki
seneler dalga dalga yayılıyor ve başka ülkelere de ulaşıyor. 2018 yılında
Avrupa’da bazı şehirlerde de düzenleniyor ve 2019 yılında Copenhagenize Index
2019 da en başarılı vatandaş etkinlikleri arasında gösteriliyor.
Bu sene ise bu
güzel etkinlik 32 ülke ve 200 şehirde düzenlenir hale geliyor. Artık her Eylül
ayının üçüncü Pazar Günü süslü kadınların günü.
Geçen sene
organizasyonu kaçırıp fotolarla teselli olmuştum. Ne mutlu ki bu sene bu
coşkunun içinde organze şakayık tacımla beraber yer aldım. Amatör de olsam
fotoğraflar çekebildim Gelecek sene için ise hedefim bir bisiklet sahibi olmak.
Küçük Emrah sesiyle
diyorum. Siz de öyle dinleyin.
-Ama amca benim
hiç bisikletim olmadı…
Bisiklet sahibi
olmaktan daha önemli olan ise bisiklet sürebilmek elbette. Yapabilir miyim
bilmiyorum.
Olsun
yapılacaklar listeme alayın ben yine de.