13 Ağustos 2021 Cuma

SPİL’İN NAZLI KIZI ANEMON

Sadece burada yetişen yüzlerce endemik bitki içinde en meşhuru şüphesiz ki Anemon yani Manisa Lalesi. Daha çok gölgeli yerlerde kısacık sapları üstünde doğrularak baharı müjdeleyen pembe mor kırmızı beyaz anemonlar papatyalardan önce kırlarda boy gösterir. Onların ardından da papatyalar ve çocukların yağlı çanak dediği sarıçiçekler sökün eder. Serin bahar günlerinde henüz daha nemli olan toprakların üzerine yayılıp, üstümüz başımız toprak ve çamur içinde kalarak topladığımız anemonları demet yapar, sevinçle annelerimize koşardık. Batı Kışlanın biraz üzerinde ki düzlük alandan annelerimiz kilimleri katlayıp sepetleri toplarken, biz çocuklar da bir elimizde salıncak kurduğumuz  ip atladığımız ipimiz ya da yakan top oynadığımız plastik topumuz, diğer elimizde topladığımız çiçek demetlerimiz, yorgun argın ayaklarımızı sürüyerek piknikten eve dönerdik.

En güzel anemonları nereden topladığımıza gelince, Ağlayan Kayanın arkasında yükselen yamaçlarda bir de Kırtık Mezarlığının şimdiki yerinde.

Ağlayan Kayanın civarını herkes bilir ama Kırtık mezarlığının ta ilerlerindeki anemonlar fazla bilinmez.

Tabi o zaman daha mezarlık orada yoktu. Sınıf arkadaşım Nurlupınar Mahallesinin başlangıcında Doğu Kışladan hemen sonra başlayan evlerden birinde otururdu. Onlara gittiğimizde pikniğe çıktığımız yer ise Kırtık mezarlığının arazisi idi. Zeytin ağaçları ile dolu arazi de bizim asıl ilgi alanımız badem ağaçları olurdu. Üzerine tırmanıp çağla bademleri toplayıp iştahla hatta karnımız ağrıyacak kadar çok yedikten sonra ağaçlardan iner lale toplamaya koyulurduk. Lalelerimizi demet yapar daha nadir bir renk bulan övünerek arkadaşlarına gösterirdi.

Lale mi dedim?

Evet lale. Anemonların adı çocuklar arasında lale olarak bilinirdi. Tabi gelinciklerin adı da bizim için laleydi. Aralarında ki farkı ayırt edebilmek çocuklar için zor tabi.

Lalenin bizim anemonlarımızın evrimleşmiş ıslah edilmiş hali olduğunu nereden bilelim. Gelincikler daha sıcak havalarda ilkbahar sonu yaz başında meydanlık alanlarda açarken anemonlar ilkbaharın henüz başında hatta hatta kış tam el çekmeden kuytu ve nemli yerlerde boy verir. Boy verir dediysem de sapları kısacık olduğu için utangaçça başlarını kaldırırlar aslında.

İşte bu Spil’in nazlı kızı asıl ününe lale adını alıp İstanbul’a taşınınca kavuşmuş. Aslında ne garip tesadüf aynen şehzadeler gibi. Osmanlı döneminin gözde şehzadeleri Manisa’da Sultan yaylasında serpilip İstanbul’a taşınınca asıl potansiyellerine ve üne kavuştular. Şehzade iken dünya tarihine yön veren efsanevi Sultanlara dönüştüler. İşte Bizim utangaçça yüzünü yere eğen anemonlarımız İstanbul’a taşınınca gururla başlarını göğe kaldırıp bir devre adını veren efsane bir çiçeğe dönüştüler.

Yani Spil'den dünyaya yayılan anemon da efsanevi bir çiçek.

Gelelim Anemon efsanesine.

Nefes kesici bir yakışıklılığa sahip olan Adonis ölümlülerin en güzelidir. Güzellik tanrıçası Afrodit bu ölümlüye kayıtsız kalamaz ve âşık olur. Kıskanç nazarların zararından korumak için de onu Bahar Tanrıçası Demeter’in kızı olan yeraltı Tanrıçası Persephon’a emanet eder. Zamanında Hades tarafından kaçırılarak yer altına hapsedilen Persephon'da  da arkadaşının aşkına aşık olur.

Tabi daha o zamanlar Fecri Ebcioğlu”arkadaşımın aşkısın” eserini yazmamış Enrico Masias da bestelememiştir”

Persephone Adonis’i geri vermek istemez. Ve iki tanrıça arasında büyük bir kavga çıkar. Ve sonunda Zeus kavgaya müdahale etmek zorunda kalır.

Zeus’un verdiği karara göre Adonis yılın yarısında yeryüzünde Afrodit’in yanında kalacak, diğer yarısında da Persephone’nin yanına yeraltına inecektir. Adonis’i yerüstüne çıkmasıyla ilkbahar ve yaz, yeraltına inmesiyle de sonbahar ve kış yaşanmaya başlar.

Tabi zavallı Adonis’e fikrini soran yoktur ama aslında o da Afrodit’e âşıktır. Bunu sezen Persephone kıskançlıktan deliye döner. Afrodit’e karşılıksız bir aşk besleyen savaş tanrısı Ares'e giderek ondan yardım ister. Ares yaban domuzu kılığına girerek, ava çıkan Adonis ile Afrodit’tin yoluna çıkar ve Adonis’i ağır bir şekilde yaralar. Adonis’i yaralarından akan kanlar Anemon çiçeklerine dönüşürken, acıyla sevgilisinin yanına koşan Afrodit’in ayaklarına dikenler batar. Onun ayaklarından akan kanlar da beyaz olan gülü kırmızıya boyar. O gün bu gündür Spil’in yamaçlarını anemonlar süslerken kırmızı gül de aşkın sembolü olarak bilinir.


Anemon Görseli:  Fotoğraf sanatçısı Sevgi Karaduman


 

3 yorum:

  1. oyyy kırmızı gül ve anemon tarihi demek böyle adonis, afrodit filan :) anemon lale gelincik, demek emirgandaki laleler manisadan gelmeee :) bunu da öğrenmiş olduuk. hımm çocukluğun da manisada geçmiş, çiçeklar arasında büyümek ne güzelmiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya İstanbul lalesinin ana vatanı Manisa. Gerçekten güzeldi :)

      Sil