AĞLAYAN KAYA GERÇEKTEN AĞLIYOR
MU?
Galiba ilkokul iki veya üçüncü
sınıftaydım. Öğretmenimiz ağlayan kayaya pikniğe gideceğimiz müjdesini verdi.
Benim için sıradan bir piknik ama birçoklarında farklı bir heyecan. Hararetle
anlatıyorlar.
-Ya bi kadın varmış çocukları
ölmüş. Çok üzüldüğü için acısından taş kesilmiş. Şimdi her Cuma günü
gözlerinden yaşlar akıyormuş.
Ee biz de Cuma günü okulun son
gününde pikniğe gittiğimize göre ağlayan taş kesilmiş kadını göreceğiz. Bizde
bir heyecan bir heyecan.
Daha o zamanlar mitoloji nedir bilmiyorum.
Öğrenmeme de seneler var. İlk duyduğum mitolojik hikâye örümceğin hikâyesiydi.
Çok güzel gergef işleyen bir genç kızı kıskanan bir tanrıça onunla yarışa
giriyor. Yenilince de kızcağızın gergefini örümcek ağına kızı da örümceğe
dönüştürüyor. Ben bu kızcağızın acısına üzülmeyi atlatamadan çocuklarının
ölüsüne senelerdir ağlayan kadını öğrenince üstüne tuz biber oldu.
Heyecanla beklediğimiz piknik
günü geldi. Biz öğretmenlerimiz başımızda, ellerimizde sele sepetlerimiz yayan
yapıldak Ağlayan Kayanın oraya çıktık. Kayaya bakıyorum bakıyorum bir şeye benzetemiyorum.
Ben zannediyorum ki heykel falan gibi bir şey, gözlerinden de sular sızıyor. Galiba
gerekli açıyı yakalayamadım. Bir yerlerden sızan ya da akan su da göremedim.
Daha o zamanlar Ağlayan Kaya bu
kadar aşınmamıştı. Yine de kadın siluetine benziyordu. Ama o gün, benim gözümde
ki tüm karizması gitti. Öğretmenimiz Niobe efsanesini anlatsa da bir daha eski itibarını
kazanması mümkün olmadı.
Üstünden seneler seneler geçti
benim hayalimdeki Niobe, evlatlarının ölü bedenine sarılarak hıçkırıklarla
ağlayan bir anne değil, bir piknikte etrafını şaşkınlıkla dolaştığımız sağını solunu merakla inceleyip
üstüne tırmandığımız bir kaya parçası olarak kaldı. Sonraları öğrendiğim yeni
bilgiler ise bu ilk tanışmanın bıraktığı izlenimi değiştirmeye yetmedi.
Niobe’nin hikâyesini herkes
bildiği için tekrarlamayacağım ama başka bir sürpriz yapayım. Anadolulu şair
Homeros’un İlyada destanında anlattığı Niobe’yi, “Mavi yolculuk” teriminin isim anası filolog
ve arkeolog Azra Erhat’ın çevirisi ile sizlerle paylaşıyorum.
NİOBE-HOMEROS-İLYADA
Güzel saçlı Niobe’nin de yemek
geldi aklına.
Oysa on iki çocuğu olmuştu
sarayında,
Altı kızı, ergen altı oğlu.
Apollon öfkelenmişti Niobe ’ye
Öldürmüştü oğullarını gümüş yayıyla,
Kızlarını da okçu Artemis
öldürmüştü.
Niobe güzel yanaklı Leto ile bir
tutuyordu kendini
Diyordu, Leto iki çocuk doğurdu
bense bir düzine
İki kişi Apollon ile Artemis
öldürdü hepsini.
Ölüler yatıp kaldılar kanlar
içinde.
Kimsecikler yoktu onları gömecek.
Herkesi taşa çevirmişti Kronos
oğlu
Göklü tanrılar gömdü ölüleri
onuncu günü.
İşte o gün yemek geldi Niobe’nin
aklına,
Gözyaşı dökmekten yorgun
düşmüştü.
Bugün Sipylos kayalarında ıssız
doruklarında,
Akheloos Irmağı kıyısında oynaşan
su perilerinin
Yatakları vardır derler ya işte
oralarda,
Tanrı buyruğu ile taş olmuştur
Niobe,
Yüreğine indirir durur acılarını,
Çeviri: Azra Erhat
Ah Niobe ah! Yerini bilip de sınıf atlamaya kalkmasaydın, hiç bunlar
gelir miydi başına?…
Çok etkileyiciydi. Görseller anlatılanlarla uyumlu bence. Emeğine yüreğine sağlık 🧿
YanıtlaSilHoş geldiniz. Görseller bizim ağlayan kayamız. Niobe mitolojik bir kahraman. Bizim memleketlidir kendisi:D
SilEski bir tanıdığı görmek gibi oldu, ilkokul 2,3,4. sınıfları Manisa'da okumuştum yıllar yıllar önce:)) Spil dağına pikniğe gitmiştik. O zamanlar Manisa minicik bir şehirdi. benim için güzel bir nostalji oldu elinize sağlık:)
YanıtlaSilAa ne güzel...Evet Manisa çok büyüdü artık. Büyük şehir oldu. Muradiye ilçesi Manisa'nın mahallesi gibi oldu.
SilDoğru açı yakalanamayınca, ya yanlış görülüyor ya da görülmüyor görülmesi gerekenler. Ağlayan Kaya'yı görmüştüm bir gezide. Hikaye de oldukça dramatik. Hatırlattığın için teşekkürler.
YanıtlaSilEvet o zamanlar bir türlü gerekli açıyı yakalayamamıştım. Öyle acıklı bir hikaye.
SilKaya fotoğrafına bakıp etkilenmemek mümkün değil. Efsaneler ve mitolojik hikayelerde hep bir doğruluk payı olduğuna inanırım.
YanıtlaSilEvet etkileyici bir kaya. Efsaneler ve mitolojik hikayeler halkın bilinçaltı kodlarını da gösteriyor.
SilBen çok etkilendim. Doğrusu hiç bilmiyordum bu efsaneyi ve öğrenmiş oldum. :)
YanıtlaSilBende efsaneler ve mitolojik hikayelerde doğruluk payı olduğuna inanırım. Hemde çok. :))
Teşekkürler. Emeğinize sağlık. 🙏🏻
Hoş geldiniz. Ben de teşekkür ederim. Spil'e ait çok efsane vardır. İlerleyen zamanlarda paylaşacağım. Beklerim:D
SilSabah sabah ne güzel geldi yazın, emeğine sağlık…
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Hoş geldiniz. Her zaman beklerim.
SilManisa'yı bilen, bu kayayı uzaktan da olsa gören, üstelik mitolojik hikâyeleri seven biri olarak bu kayanın öyküsünü biraz gecikmiş de olsam sizden öğrendim. Oldukça etkileyiciydi. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilHoş geldiniz. Teşekkür ederim. Manisa zengin mitolojik hikayelere sahip ama yeterince bilinmiyor.
Silharika bir paylaşım, o tarafa yolum düşerse ağlayan kayayı görmek isterim ben de, elinize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Muhakkak bekleriz :)
SilNiobe' yi bilmiyordum. Hikaye üzücüymüş. Mitoloji pek ilgi alanıma girmediği için hiç dikkat etmemişim. :)
YanıtlaSilÇocuklukta insan daha farklı bir şey bekliyordur doğal olarak. :)
Evet üzücü bir hikaye. Çocuklukta kafa çok farklı çalışıyor:))
Silay yaaa çocukluk anısı demek böyle yerlemiş senin aklında, çok tatlı :) homeros da azra erhat da önemli yazarlaar :)
YanıtlaSilYa evet çocukken yaşanan duygular unutulmuyor. Homeros bizim şair sayılır :))
SilMerhabalar.
YanıtlaSilÜlkemizde o kadar çok kaya efsaneleri var ki, bir tanesi de ilçemiz Kaman'ın bir köyü olan Ömerhacılı'dadır. Bizim kaya efsanesinin adı da "Elibebekli"dir.
Ağlayan Kaya'nın efsanesi çok eskilere (İlayda Destanı) uzanıyor. Bizim Elibebekli efsanesi çok yakın bir tarihin içindedir. Yani bizimkisi mitilojik bir efsane değildir.
Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla.
Anadolu hikayeler yönünden çok zengin. Neredeyse her yörede böyle masallar efsaneler anlatılır. Şanslı coğrafyayız.
Sil